Biyolüminesans

   Biyolüminesans çoğu kişi bu kelimenin anlamını bile bilmiyor hatta bazıları için çok saçma da gelebilir ama çok kolay bir açılımı var aslında .Kısaca biyolüminesans yaşayan organizmaların ışık üretmesidir .
   Ateş böceklerinin ışıkları da bir biyolüminesansdır. Şaşırdınız
değil mi , bizde öğrenince şaşırdık kimimizin aklına gelebilirdi ki geceleri büyüleyici bir şekilde izlediğimiz ateş böceklerinin ışıkları aslında flörtleşmek için birbirleriyle iletişim şekliymiş .Karşı cinsi etkilemek için ışıklarını yakıp söndürürmüşler.

     Ateş böceklerinin çağrı sinyalleri uçuş yönlerine göre değişkenlik gösterdiğini biliyor muydunuz? Evet doğru duydunuz o gördüğümüz yanan sönen ışıkları  çağrı sinyalleri ,birde bu sinyaller uçuş yönlerine göre değişkenlik gösteriyo inanılmaz değil mi. Mesela bazı ateş böcekleri yatay olarak hareket ederken bazıları ise tırmanışa geçerken ışıklarını açıyor .Dişiler ışığı bir kez yakar sonra erkek 4 saniye bekleyip ışık yardımıyla cevap verir. Bunun üzerine dişi anında başka bir sinyal gönderir .Bu sinyaller ve iletişim sonucunda artık erkek ateş böceği dişi ateş böceği tarafından hoş karşılanacağını öğreniyor .Bizim instagram da birisine istek yollayıp onun kabul etmesi bizimle arkadaş olmak istemesi gibi düşünebiliriz. 

   Ateş böcekleri ile alakalı başka bir bilgi ise yine bize insanlara çok benzeyen bir özellikleri dişilerinde bulunuyor.Biz nasıl bir insanın yüzüne bakarak güzel ya da yakışıklı olup olmadığını anlayabiliyorsak ya da yorumda bulunabiliyorsak dişi ateş böcekleride erkek ateş böceğinin genlerinin kalitesini ışığının zamanlamasına ve parlaklığına bakarak karar veriyor.
   
 Yaz aylarında daha çok  çıkan bu inanılmaz canlıların bazı türleri sadece akşam üstü yada zifiri karanlıkta kendilerini belli ederlerken bazıları da ağaç altındaki gölgelerde bile kendilerini belli ederler .Ateş böcekleri için ne kadar çok karanlık o kadar iyidir .Çünkü ne kadar hava karanlık olursa ışıkları o kadar çok parlar ve karşı cinsi etkilemesi daha kolay olur. Bakın bu özellikleri de insanlara benziyo herkes için demiyorum ama bazılarımız karşı cinsimizi etkilemek için neler yapmıyoruz ki.
   Peki sadece ateş böceklerinden bahsettik sanmayın ki sadece uğur böcekleri ışık yayıyor bir diğer ismiyle biyolüminesans .Hayır bir çok canlı var en kolayı ateş böcekleri ama girişi bunla yapmak daha kolay geldi aslında .Bazı ışık saçan canlılar kafa karıştırıcı olmaya devam ediyor.
  Birazda yer altına bakalım bazı mantar türleri parıldayan bir yeraltı ağı oluşturuyor. Peki mantarlar neden yer altında ışık üretiyor bu güzelliği zemin üstünde göstermiyorlar.Hala bunun cevabı bulunamamış.  Tabi bir kaç mantar türü zemin üstünde sadece geceleei yoğun bir yeşil ışık saçıyorlar bu eğer biyokimyasal bir hata olsaydı  gündüzleri de parlardı .Biraz mantık yürütürsek belki böcekleri çekmek için parıldıyorlardır neden olmasın böcekleri kendilerine çekicekler ki mantar sporlarını kolayca böcekler sayesinde yayıp çoğaltabilecek demi. 
   Yerin altından konu açılmışken denizlere okyanuslara inmemek olmaz demi .Beyaz deniz evet yanlış duymadınız beyaz deniz bazı yazarlar ve bilimciler bu konu hakkında yazılar yazmışlardır bir süre boyunca insanlar beyaz denizin sadece bir efsane olduklarını düşünmüşlerdir .Mesela 1870'lerde Fransız bilim kurgu yazarı Jules Verne Denizler Altında Yirmi Bin Fersah adlı romanında beyaz denizden bahsetmiştir .Bir diğer yazıda 1995 yılında İngiliz bir gemi kaptanının deniz altında bir ışık olduğunu seyir defterinde anlatmıştır .Bu yazılardan sonra bilim insanları araştırmaya başlamıştır ve sonunda bu beyaz deniz tabiriyle anlattıkları efsanenin gerçek olduğu kararına varmışlardır.
  Bu keşiften sonra araştırmalara başlamışlardır uzun araştırmalar sonrasında bakterilerin alglerle beslenmesiyle denizin parlamasına neden olduğu açıklanmıştır .Bir başka açıklamada bu parıltı neredeyse bütün denizlerde bulunan bir bakteri türünün bozulmakta olan deniz canlılarıyla beslenmesiyle oluştuğu söylenmiştir .Beyaz deniz diye tabir edilen sonradan gerçek olduğu kanıtlanan denizin uydudan gözükmesinin sebebini ise çok kısa bir şekilde açığa kavuşturmuşlardır.Bakteriler alglerle beslenir bundan ilk başta bahsetmiştim o beslenmeler kritik bir yoğunluğa ulaştıktan sonra ise salgıları diğer bakterilerde parlamasına neden olur .O kadar hızlı çoğalırlarki uydudan gözükme sebepleride budur.
   Bu bakteriler ışık yaymada neden bu kadar önemli peki. Bakteriler en eski yaşam formlarından biri belki de yaşayan ve parlayan ilk canlıdır .Günümüzdeki bazı canlılar bu bakteri genini alarak kendi DNA' ları ile birleştiriyorlar bir diğerleri bakterileri kaçırarak zorla çalıştırıyor.Bir nevi bu ışıklar esir düşmüş bakteriler tarafından yapılıyor.Böylece örnek vericek olursak fener balığının gözünün altında özel bir organa sahip oluyorlar .Uzaktan bakıldığında sadece ışık görürüz ancak kızıl ötesi ışınla bakıldığında balığı görebiliriz bu onlar için çok büyük bir avantajdır çünkü bu ışığı gören yırtıcılar kafaları bir süreliğine karışır ve o sırada balık kaçar .Yani şöyle düşünebiliriz zorla çalıştırılan bakteriler bu balığa çok büyük fayda sağlıyo hem hayatını kurtarıyo hem de aç kalmamısını sağlıyo çünkü bu ışık okyanusun zemininde yemek ararkende far görevini görüyor . 
  Evet bakteriler ışıldayan ilk canlı olabilir ancak bu yeteneği geliştiren başka canlılarda var .Deniz anasından tutunda mantarlar ve böceklerde biyolüminesansın 50 kezden fazla evrimleşip binin üzerinde canlı tarafından üretiliyor .
   Bir diğer eşsiz biyolüminesans canlı California'da bulunan kırkayaklılar.Gündüzleri sarı renkleriyle aşırı korkunç gözükür bunlarda yetinmez etraf kararınca parıldamasıyla çevresindeki böcekleri kör eder .Ama bu güzel canlılarında negatif yönleri var bunlardan biri kör olmaları .Kör oldukları için birbirleriyle iletişim kuramazlar .Olumlu yönden bakarsak kör olmaları ısı mekanizmalarını gelişmiştir.Bakterilerden bağımsız olarak evrimleşen bu kimyasal süreç kırkayakların kuru havalarda vücutlarındaki suyu tutmasına yardımcı olur.
   Bittiğini zannediyosanız yanılıyorsununuz gelelim aslında bir çoğumuzun iğrendiği ama geceleri eşsiz bir şekilde parıldayan küçük canlılarımıza .Solucanlar, bu küçük canlılarımızın farkedilmesi epey bir zamanımızı almıştır ilk kez 2010 yılında biyolog Marcel Koken tarafından farkedilmiştir. Tam 10 yıl önce ne kadar geç farkedilmiş belkide önceden farkedilmiş ama kanıtlanılmamıştır . Peki insanın aklı ermiyo neden yerin altında yaşayan bir canlı ışık üretme ihtiyacı duysun ki ? 
    Biyologlar bunu hayatta kalmak için olduğunu açıklamıştır .Bu sonuca varmalarının bir sebebi ise bir canlı solucanı ısırdığında parlamaya başlayıp yırtıcıyı korkutup kaçırmakmış .Mantıklı bir açıklama ama bazı biyologlarda solucanların  birbirlerini bulmak için ışık yaydıklarını söylemiştir.Sizce solucanlar neden ışık üretirler ? 
    Anlatmak için sabırsızlandığım bir diğer biyolüminesans ise parlayan deniz elbet hepiniz görmüş duymussunuzdur bu harika olayı .Bu mavi ışığın nedeni nadir görülen bir iklim ve besin kombinasyonunun neden olduğu mikroskopik canlılar topluluğudur .Bir damla parlayan deniz suyunu mikroskopla incelediğimizde ortaya çıkan sonuç ise ateş rengi algler olarak adlandırdığımız ve çıplak gözle görülemeyen küçük organizmalardır.Eğer bu canlıları rahatsız edersek iki kimyasal maddeyi karıştararak ışık üretirler .Bu tek hücreli canlılar hareket eden hemen hemen her şeyi aydınlatırlar.
 Karides veya diğer hayvanlar ateş rengi alglerle beslendiğinde aktif hale gelen bir hırsız alarmı olabilir .Yani açıklamak gerekirse alglerle beslenen hayvanı yemek isteyen başka bir canlı yaklaştığı an parlamaya başlar böylece büyük balıkların dikkatini geçerek kendisini avlamak isteyen canlıyı ele verir . 


  Baştan beri anlattığımız gibi biyolüminesansın kullanım amacı genelde canlıların kendilerini koruması .Yani savunma mesela deniz canlılarından olan ostrakodlar da karşı cinsleriyle flörtleşmek için kendilerini savunmak için ve iletişim kurmak için kullanırlar .Biyolüminesans sihir gibi gözükür ama araştırınca ekosistem için yararlı bir şey olduğu anlaşılır .Doc Rickeketts diye bir araç yardımıyla bu anlattığım deniz canlıları dışında engerek balığı gibi diğer türleride incelemelerine olanak sağlamıştır .Engerek balıkları ışığı hem savunma için hem de avlarını çekmek için kullanırlar .
      Bu prizomlar ışığı koleni içinde iletişim kurmak için kullanırlar.Araştırma gruplarının yaptığı bir deneyde bir koloninin ışık yayaması diğer koloninin ışık yardımıyla cevap verdiğini gösteriyormuş .
  Okyanustan bahsettiğimiz yeter birazda yer üstüne çıkalım benim dikkatimi çeken ilginç bulduğum bir tür takla böcekleri oldu.Takla böcekleri yeşil ışık yayıp örümcekleri etrafına toplar ve onları yermiş bir diğer tuhaf şey ise takla böcekleri hep yalnız olurlarmış belkide yemeklerini paylaşmamak içindir.  
  Birde mağara içindeki olan canlılar var. Mağara girişi sivrisinek yavruları tarafından salgıları ipeksi dokudan olan kayalar arasında gezinip ürettikleri yapışkan salgıyı aşağıya doğru sarkıtırlar .Gece olduğu zaman içi tıpkı bir planeteryum (yapay gökyüzü) gibi olur. Larvaların ürettiği bu ışıklar yem görevi görür mağra içinde kalan canlılar uçup bu salgıyı yapışırlar ve artık sivrisineklerin yemeği olurlar.
    Denizlerde karalarda bu yeteneğe sahip canlılar bu durumu çifleşmek, kendilerini savunmak , aldatmak, hatta gizlemek için olağanüstü şekillerde kullanıyorlar. Gelişen teknoloji ve kameralar sayesinde bu dünyayı anlamaya öğrenmeye çalışıyoruz .           Okuduğunuz için teşekkürler :)
    Kaynak; Ben bu bilgileri 4 Aralık 2017 tarihinde yayınlanan 

"David Attenborough:Biyolüminesans Belgeseli | Türkçe " adlı videoyu izleyerek edindim.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar